Kaygılı Kişilerin Aile Yapılarındaki Ortak Özellikler

Ebeveyn Tutumları

Aşırı Koruyucu Ebeveynlik:

Aşırı koruyucu ebeveynlerin çocuklar üzerindeki fazla koruyucu ve müdahaleci tutumları, çocukların bağımsızlıklarını, olaylar ve durumlar karşısında inisiyatif almalarını ve geliştirmelerini zorlaştırır hatta bu konulardaki gelişimlerini engel olur. Kendilerini sakinleştirebilme kapasitelerinin gelişmesine engel olur. Kaygı ile baş etme yeterliliğini engeller. Bu çocuklar yetişkinlikte kaygılı yapıları, olaylar ve durumlar karşısında alternatif düşünebilme, sorun çözebilme, duygu durumlarını regüle etmekte zorlanırlar. Daima onu sakinleştirecek birisine ihtiyaç duyarlar hatta hayatlarında rol alacak özel kişilerin seçimlerinde daha sakin ve onu sakinleştirecek kişileri seçerler. Bu durumda onu regüle edecek kişileri seçmekte önceliğini ona ait değil, daha çok ötekinin varlığı bağımlılığa dönüşür.

Eleştirel Tutumlar:

Aşırı eleştirel veya beklentisi yüksek ebeveynler çocukların kendilerini geliştirmesinde, ve kendilerine olan güvenlerinde ciddi zedelenmelere sebep olur. Ve onları kaygılanmaya ve hayatı endişe içinde yaşamaya ve kaygılı yaşantıyı hayatının bütün noktalarında kaygının hakim olmasına sebep olur ve olayları değerlendirirken endişelenmelerini kolaylaştırır. Bu yetişkinler karar alma ve kararları uygulamada büyük zorluk yaşarlar ve karar alamama durumları ise onların yaşama hareket etmelerine, kişisel, akademik, sosyal durumlarda duraksama yaşatır.

Aile Dinamikleri

İletişim Eksikleri:

Aile üyeleri duygularını ifade etmekte zorlanır çünkü çekerken hissedilen utanç baskındır. Endişelerin hakim olduğu ilişkide duygusal ihtiyaçlar iletilemez ya da çok az konuşulur hale gelir. Buna ek olarak iletişim kopuklukları, yanlış anlamalar, eleştirilme korkuları nedeniyle konuşulması gereken hassas konular ve çözümlenmesi gereken problemler gizli gizli ve dolaylı şekillerde ilerler. Duygular ifade edilemeden, konuşmaktan kaçınılmaya neden olur. İlişkiler endişe dolu ve yüzeysellikten öteye gitmez.

Aktif dinlenmenin yokluğu:

İlişkiler bireylerin birbirini anlamaktan uzaklaştığı ve duygusal kopuklukla neden olur. Duygusal kopukluk ise ilişkide ciddi anlamda mesafeli ve kaygı dolu olmaya ve nihayetinde aile bireylerinin aralarındaki ilişkide yabancılaşmalarına sebebiyet verir. İletişim içinde oldukları süreç ailede sağlıksız bir dinleme biçimi, itham etme ve yoğun eleştirel tutumların varlığını görürüz. Birbirlerine karşı eleştirel ve yargılayıcı tutum destekleyici olmaktan uzaklaştırır ve aile üyeleri kendi sorunlarını kendi başına çözmek zorunda kalmasına ve bireylerin kendi içlerine dönüp duygusal yalnızlık yaşamasına zemin hazırlar.

Çatışma Stilleri ve Çatışmayla Başa Çıkma

Kaygılı ailelerdeki greni birbirleriyle gerekse aile dışındaki ilişkilerde çatışmadan kaçınarak sorunların çözümlenmeden kalmasına fakat altta yatan gerginliğin yoğunlaşmasına neden olur. Yani çatışmadan kaçınmak gerilimin artmasına sebep olurken kişilerin sürekli bu görünen çatışma konuları kafalarını meşgul eder. Olayın yükünü taşımaya devam ederler. Kişilerin bilinçdışındaki anlam yüklemeleri olaylara sürekli olarak senaryolarla düşünmesini sağlayarak ‘planlamasına’ ve bu konular ile ilgili sürekli bir iç düşünce kurgulamasına neden olur. Bu düşünme daha doğrusu kurgulama süresi içinde kişinin içsel gerilimi artarak olayla başa çıkma tutumunu zayıflatmaktadır.

Bazen de sorunlar bastırılıp inkar edilerek başka alanlara çıkar, tartışmalar ve kavgalar şeklinde yaşanabilir. Bu da kişinin kendi içinde birlikte olduğu ilişkilerde huzursuzluklara ve tedirginliğe yol açar. Sürekli çatışan bireylerin kendisinden uzaklaşmasına ve ciddi bir duygusal yalnızlığa neden olur. Bu davranış şekilleri kişide kaygıyı ve endişe halini artırır. İletişim becerileri gelişmez, açık ve empatik dil kurmayı duygu ve düşünceleri ifade etmeyi ve aile içinde sessiz sakin atmosfer oluşturmayı sabote eder.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

terapi-nedir
Terapi Nedir?

Terapi denilince genellikle aklımıza, koltuğa oturmuş ya da uzanmış bir danışan ve on…

Devamını Oku
alti-yasinda-bir-cocugun-anal-dunyasi
Altı Yaşında Bir Çocuğun Anal Dünyası

Freud, bireylerde kişilik gelişimini 5 ayrı psikoseksüel gelişim dönemine ayırmıştır.…

Devamını Oku
vazgecmek
Vazgeçmek

Vazgeçebilmek, bir kişinin öteki hayatından gitse bile ondan beklentilerinin bitincey…

Devamını Oku