2024 yılında yayınlanan güncel araştırmalar, ergenlerde kendilerine zarar verme yaygınlığı Türkiye’ de %33,3 olarak bildirilmiştir. Lise çağındaki gençlerle yapılan çalışmada ise gençlerin %20 sinin yaşamında en az bir kez KZVD(KENDİNE ZARAR VERME DAVRANIŞI) gösterdiği tespit edilmiştir. Cinsiyet dağılımına bakıldığında , kız ergenlerde bu davranışın erkeklere göre belirgin şekilde daha yaygın olduğu görülmektedir.
Adli olguların değerlendirildiği bir çalışmada , KZVD olan ergenlerin önemli bir kısmının kız olduğu ve cinsiyetin anlamlı bir risk faktörü olduğu saptanmıştır. Bu farklılığın altında yatan nedenler psikolojik, sosyokültürel ve biyolojik faktörlerle açıklanmaktadır.
Adli psikiyatri alanında yapılan bir çalışmada , adli rapor için başvuran ergenlerin %6,2 sinde KZVD bulunduğu tespit edilmiştir. Bu grupta adli olay öncesi KZVD girişimlerinin %70 inde saptandığı görülmüştür(1).
Çocuk ve ergenlerde KZVD, intihar düşüncesi veya intihar girişimi nedeniyle olduğu tespit edilmiştir. Bu başvuranların %77’sini kızlar oluşturmaktadır(2).
Duygusal Düzenleme ve İfade Biçimlerindeki Cinsiyet farklılıkları; kız ergenlerin duygusal tepkilerini dışa vurma biçimleri ile erkek ergenlerle arasında belirgin farklılıklar kızların duygusal sıkıntılarını daha çok içe yönelik davranışlarla (self harm gibi) ifade etme eğiliminde olduğu gözlemlenmiştir.
Erkekler ise benzer sıkıntıları daha çok dışa yönelik davranışlarla (saldırganlık ve çeşitli dışa vurumlar) boşaltımı sağlarlar. Psikodinamik teoride bu konuda benzer açıklamalar ileri sürmektedir. Psikodinamik teoride kendine zarar verme ego sınırlarını ayırma çabası ya da kişinin kendine duyduğu öfkenin bir dışavurumu olarak tanımlanmaktadır. Kültürel anlamda da kız ergenler aileler tarafından fazlaca korumacı olmaları( haklı ya da haklı olmayan nedenlerle) daha engelleyici olmaları ve bu korumacılığın getirdiği öfkenin aile bireylerine değil de (kız ergenin hissettiği vicdani nedenlerle) kendisine daha çok yöneltmelerine neden olur. Bir çocuğun ebeveynlerine öfke duyması ve öfkelerini dile getirmesinin özellikle kız ergenler için önü açılmalı öfkenin ve öfkenin ifade edilmesinin bir saygısızlık olmadığı ergenlere hissettirilmelidir.(Sınır kavramları korunarak sınırlar dahilinde). Öfkeyi rahatça ifade edebilmek başka bir şey, saldırganlık gösterisinde bulunmak başka bir şeydir.
Ergenlik döneminde cinsel hormonlarda yaşanan aktivasyon, dikkatin bedene yönelmesine sebebiyet verir. Kız ergenlerin beden imajı ve fiziksel görünümle ilgili kaygıları erkeklere göre daha yoğundur. Bu durumlar kızlarda daha belirgin ve kendine zarar verme davranışını tetikleyebilir. Bazen KZVD ye yeme bozukluğu problemlerinin eşlik etmesinin nedeni de budur. Neticede yeme bozuklukları da kendine zarar verme davranışı olarak tanımlanabilir. Kız ergenlerde sosyalleşme ve baş etme mekanizmaları erkek ergenlere göre farklılık gösterebilmektedir. Kız ergenlerin sosyal ilişkilerde daha fazla onay arayışında olmaları ve reddedilme karşısında daha fazla incinebilir olma göstermeleri, kendilerine zarar verme davranışında etkili olabilir.
Ergenler, duygusal acılarla baş edemediklerinde kendilerine zarar vererek kısa süreli rahatlama yaşayabilirler. Tabi ki bütün ergenler için geçerli değildir. Kendine zarar verme davranışı duygu düzenlemesi yapamayan ergenlerde daha çok görülen bir dışa vurma biçimidir. Kimlik ve aidiyet sorunları yoğun yaşayan ve kimlik ve aidiyetle ilgili problematiklerin daha erken yaşlardan getirilen sorunlar ergenlik döneminde kümülatif bir şeklide birikerek daha şiddetli ve patlayıcı bir şekilde yaşantılanır. KZVD olan ergenlerde sıklıkla depresyon, kaygı bozukluğu, bipolar bozukluk belirtileri(ergenlik çağında bu buna benzer tanılar ihtimal olarak göz önünde tutulur ama belli bir yaşa gelmeden konmaz) ve eşlik eden yeme bozuklukları görülür(3).
İhmal ve İstismar gibi çocukluk örselenmesi yaşantıları ile duygu düzenleme becerileri arasında güçlü bir ilişki görülmüştür.(3).
Tekrar kendine zarar veren kız ergenlere dönecek olursak öfke, kız ergenlerde sık görülen bir duygudur. Özelikle aile içi çatışmalar , arkadaş ilişkilerindeki sorunlar veya kendine yönelik hayal kırıklıkları , öfkeyi tetikleyebilir. Kız ergenlerde KZVD davranışı öfkeyi kendine döndürme davranışı ile yakın ilişkilidir. Öfke kontrolü zayıf ve aynı zamanda öfkeyi sözelleştirme yetisi gelişmeyen ergenlerde (özellikle kız ergenler) kendilerini yatıştırmak için kesme(genellikle ön kol) yakma ve kendine vurma gibi davranışlara yönelebilirler.(4) Yakma davranışı çok nadir görülür. Ön kolu kesme davranışı en sık rastlanan formdur. Ön kol kolay ulaşılabilir olması ve ergenin amacının sadece kendisini anlık rahatlatmak, yatıştırmak olduğu için en sık zarar verilen beden bölgesidir.
Bazen de boşluk ve duygusal uyuşukluk hissi bu davranışa neden olmaktadır. KZVD ergenler ‘sanki bir şey hissetmiyormuş’ gibi tanımlamalarda azımsanacak düzeyde değildir. Buradaki kesme davranışı adeta uyuşukluğu sonlandırmak için ergen kendisine keserek zarar vererek bu hissizliğe son vermek ister. Tabi ki bu ilkel ama yararlı metotlar(yararlı metot olarak tanımlamamın nedeni bu ergenlerde kesme davranışı intihar davranışını engeller yani ilkel bir metot olsa da bir fonksiyonu vardır). Bu dissosiyatif durumunda geçmişte yaşanan örseleyici, travmatik çocukluk yaşantılarına karşı ruhsal yapıyı koruyan bir savunma olarak gelişmiştir. Yani ruhsal yapıyı koruyan dissosiyatif duruma karşı da yine bir defans oluşturulmuştur. Zaten zamanında bir bu uyuşukluk hissi, dissosiasyon oluşmuşken neden ergen yine bu defansa karşı yeni bir baş etme yöntemi geliştirir. Bunun nedeni bir zamanlar işlevi olan bu uyuşukluk hissi duyguların çok şiddetli yaşandığı ve regülasyonu zor olan bu dönemde ruhsal yapı çöküşe karşı yeni baş etme yöntemleri geliştirmektedir. Bu baş etme yöntemlerinde özellikle kesme davranışı sosyal medyanın etkisi büyüktür.
Bu boşluk hissi, yaşanan travmalardan sonra duygusal kopuşlardan kaynaklanır. Benim gözlemlerime göre bu boşluk hissi aslında bir zamanlar yaşanan travmatik olayların(travmanın şiddeti, niteliği ve algılanış biçimi ergenden ergene değişir), yaşanan travmatik olay her neyse orada bastırılır ve yaşanan olay ve hissettirdiği duygu arasında bir yarık oluşur ve bu olay ve hissettirdiği duygu adeta uzay boşluğunda farklı yerlere savrulur ve bilinçdışında birbirine değmeden serbest halde dolaşırlar. His vardır fakat bu his nereye aittir belli değildir bireylerde tanımlanması zor olan bu olayı içimde sıkıntı vs gibi belirsizin tanımsızlığıyla yaşarlar. KZVD ergenlerin benlik saygıları, değersizlik hissi, aidiyeti oluşturmada güçlük ve kendini tanımlama kabiliyetinde yetersizlik yaşarlar. Bu yüzden ergenlik çağındaki gençlerin kendi isteklerine göre bir sosyal gruba, bir aktiviteye dahil olmaları önemlidir. KZVD ergenler kendilerini sevilmez, fazla tercih edilmez ve yetersizlik hisleri daha fazladır. Bu duygular ergenlik döneminde ergenin kendisini tanımlamasında önemli olduğu için bu duyguların baş edilemez hale gelmesinde KZVD davranışı gelişebilir. Yaşanan olumsuz olaylar (ihmal, istismar) dan çocuk ve ergenin kendisini sorumlu tutması çok kolaydır. Bu suçluluk duygusu öfkeye dönüşebilir ve öfke suçluluk duygusu iç içe geçer ve ergen kendisini cezalandırarak suçluluğun ve öfkenin bedelini ödemiş olur ve aynı zamanda geçici bir rahatlama sağlamış olur.
KZVD Davranışını bazı araştırmacılar duyulmayan ‘anlam çığlığı’ şeklinde tanımlamışladır. Normal şartlarda ergenler anlaşılmadıklarından fazlaca söz ederler , hem anlaşılmamaktadırlar hem de kendileri de bu dönemsel değişikliği anlamakta zorluk çekerler. Hatta bazı kız ergenlerin regl olmayı ‘uzaylı olmak ‘ gibi kendilerince tanımlamaktadırlar. Çünkü bu durum onlar için belirsiz ve çok yabancı bir durumdur. Ergenler için de bulunduğu ergenlik dönemini çok yabancı ve sancılı bir durum olarak yaşarlar. Bir yetişkin bile duygularını ifade etmekte , söze dökmekte zorluk çekerken bir ergenin kendi içinde hissettiği fakat tanımlayamadığı duyguları ifade etmek zorlaşınca ve bu duyguların basıncı artmaya başlayınca KZVD gerçekleşir. Bu bir yardım çağrısıdır.(5)
Aile içinde şiddetli iletişim kopukluğu, şiddetin var olduğu aile yapıları, alkol ve madde kullanımının olduğu ailelerdeki KZVD davranışına eğilimler daha fazladır. Bu ergenler içsel çatışmalarını bu ilkel yöntemle dışavururlar.Bu ebeveynlerin öfkeyi nasıl dışa vurdukları ve öfke karşısında nasıl nasıl tepki verdiklerinin çocuklar için çok önemli olduğu ve çocuğun aile içinde negatif duygularla nasıl baş edildiği yönünde onları modelledikleri bilinen bir gerçekliktir. Bu yüzden aile içerisinde negatif duygularla nasıl baş edildiği ve bunların sözelleştirebilme kalitesi ergenin negatif duygularla olabildiğince sağlıklı stratejiler geliştirebilmesi buna bağlıdır.
Alkol ve Madde Kullanmayan Kendine Zarar Veren Ergenlerde Çizim Kabiliyeti ve Okul Başarısı İlişkisi
Araştırmalar ve klinik bulgulara göre, alkol ve madde kullanmayan ancak kendilerine zarar veren ergenlerin çizim yeteneklerinin ve okul başarılarının yüksek olduğu gözlenmektedir.
Bu bulgu, sanatsal ifade ile kendine zarar verme davranışı arasındaki olası ilişkiyi sorgulanmaktadır. Sanat bir duygusal ifade aracıdır; KZVD ergenlerin çizim yeteneklerinin yüksek olması, sanatın bir duygu aracı olarak kullanılmasıyla açıklanabilir. Araştırmalar, KZVD bireylerin genellikle duygularını sözel ifade etmekte zorlanmadıklarını göstermektedir(6).
Çizim yapmak , bu bireyler için duygusal regülasyon sağlayan alternatif bir iletişim yolu olabilir. Başka b ir çalışmada , KZVD ergenlerin duygu düzenleme becerilerinde zorluk yaşadığı, ancak yaratıcı ifade yollarını kullanabildikleri bulunmuştur. Bu bireyler , çizim yaparak içsel çatışmalarını ve duygusal acılarını ifade etme eğilimindedirler.(6)
Melbourne’da yapılan bir araştırma, KZVD ilkokul çağındaki çocukların performanslarının ortalamanın üzerinde olduğunu göstermiştir. Bu çocuklar duygusal kontrol sorunları yaşarken aynı zamanda akademik olarak başarılı olabilmektedir(7).
Kendine Zarar Veren Kız Ergenlerle İlgili Güncel Araştırmalar Hakkında Detaylı Bilgi Almak İçin Tıklaynız.