Çift Terapisinde Terapi Süreci Nasıl İlerler?
Çift terapisi, bireysel terapiden farklı nitelikte...
Ideal bir ilişki, her iki tarafın da mutlu, güvende, saygılı ve anlaşabilen bir ilişki içerisinde olmasıdır. Bu, her iki tarafın birbirlerine karşı dürüst ve açık olmasını, problemlerin adil bir şekilde çözülmesini ve birlikte zaman geçirmenin keyifli bir şey olmasını içerir. Ancak, her ilişki zorluklarla karşılaşabilir ve bu nedenle ilişki terapisi, çiftlerin problemlerini çözmek ve ilişkilerini iyileştirmek için yardımcı olabilir.
İlişki terapisi, bir terapist tarafından yürütülen bir süreçtir ve ilişkilerdeki sorunları ve fırtınaları çözmek için tasarlanmıştır. Terapist, çiftlerin konuşma stillerini ve iletişim tarzlarını inceleyebilir, geçmişteki travmaları ve kayıpları ele alabilir ve çiftlerin gelecekteki hedeflerini belirlemeyi teşvik edebilir. İlişki terapisi, ilişki problemlerini çözmek için iyi bir seçenek olarak görülebilir ve çiftlerin ilişkilerini güçlendirmelerine yardımcı olabilir.
İdeal ilişki, ideal bir benlik inşasıdır. Her insanın belli birtakım değerler, eğilimler ya da beceriler doğrultusunda oluşturduğu bir benliği söz konusudur. Bu benlik, kendi dünyasının bir gerekliliği olarak inşa edilmektedir. Ancak, kendi dünyasının kendi benliğini oluşturan insan, aynı şekilde kendi dünyasında kendi benliğini oluşturan partneriyle bir ilişki kurduğu zaman, iki benlik üzerinde de etkiler ortaya çıkmakta ve ideal benliğin inşası başlamaktadır.
İlişkilerde partnerler, birer heykeltıraş gibi birbirlerinin benliklerini etkilemekte, birbirlerinin davranışsal eğilimlerine, kişilik özelliklerine, beceri ve değerlerine yeni biçimler kazandırmaktadır.
Hegel’in aşk üzerine teorisinde belirttiği gibi, “ben” olan ile “ben olmayan” karşılaşması aslında bir ideal ilişki kurgusudur. Kişinin kendi dünyasının benliği ile partnerinin kendi dünyasında inşa ettiği benlik, ideal ilişki söz konusu olduğu zaman, benliklerin ideal şekilde yeniden inşasını gerekli kılmaktadır. Birliktelik ya da ilişki adı verilen durum, “ben” ya da “bir” olma durumu değil, “birlikte bir olma” durumudur.
İdeal ilişkilerde, kişilerin her biri kendi benliğini, partnerinin algısal ve davranışsal onayına göre yeniden biçimlendirmektedir. Öncelikle birbirlerinin davranışlarını ve amaçlarını algılayan partnerler, bu doğrultuda birbirlerine geliştirdikleri tepkiler üzerinden yeniden bir inşa sürecine başlamaktadırlar. Bu algı ve davranışlar doğrultusunda, kişilerin her biri kendi ideal benlik hedeflerine doğru ilerleyebilecekleri gibi, bu hedeften uzaklaşma da yaşayabilmektedirler. İdeal benlik doğrultusunda gerçekleşen değişim ve yeniden inşa ise hem kişisel mutluluğu hem de çiftler arası mutluluğu arttıran bir etkiye sahiptir.
İdeal ilişkilerde, kişilerin her biri ilişkisel partnerinin algı ve davranışları doğrultusunda değişim yaşamaktadır. Yaşanan bu değişim Michelangelo olgusuyla açıklanabilmektedir. Michelangelo’ ya göre, “ideal şekiller” mermer blokların içerisinde serbest bırakılmayı beklerken uyuklamaktadır ve heykeltıraşın yapması gereken, sadece ideal şeklin ortaya çıkması için taşın fazla kısımlarını budamaktır. Tıpkı Michelangelo’nun tanımladığı heykeller gibi, insan da her kişinin arzuladığı ve ideal benlik olarak adlandırılan, uyuklayan ideal şekillere sahiptir.
Michelangelo olgusuna göre değerlendirecek olursak, kişilerin benliklerinin şekillenmesinde kişiler arası ilişkiler ve deneyimler önemli bir yere sahiptir. İdeal ilişkide kurulan ilişkisel partnerler ise birer “benlik heykeltıraşı” işlevi görmektedirler.
İdeal benlik ve ideal ilişki arasındaki ilişki, ideal ilişki ve ideal mutluluk arasında da kendisini göstermektedir. Kişi, kurduğu ilişkisel partnerlik üzerinden kendi tanımlarını ve değerlerini yeniden gözden geçirerek ya da değiştirerek aslında kendi mutluluğunu da inşa etmektedir. Kişinin mutluluğu, sadece kendi tercih ve davranışları üzerinden değil, ilişki içerisinde olduğu partnerinin tercih ve davranışlarında da etkilenerek şekillendiği zaman, aslında ideal mutluluk doğrultusunda yeni bir biçim kazanmış olmaktadır. Bu nedenle ilişkilerde partnerler tarafından birbirlerine değişik fırsatlar sağlanmakta ve değişim mümkün kılınmaktadır.
Kişilerin oluşturdukları birlikteliklerde, her bir bireyin kendisine özgü ve biricik olmasından kaynaklı olarak, sorunlar meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bu durum çift ilişkilerinde çoğu noktada daha zor ve daha karmaşık sorunlar ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Çiftlerin her biri, belli bir yaşam deneyimi ve bu deneyim doğrultusunda oluşturulmuş bir benlik inşasına sahiptir, dolayısıyla kurdukları birliktelik üzerinden kendilerini yeniden inşa etmeleri, mutlulukları için gereklidir. İlişki terapileri, tam olarak çiftlerin birlikteliklerinde yaşanan çatışmaların, sorunların ya da başka birtakım gerekliliklerin ele alınıp çözüme kavuşturulması amacıyla gerçekleştirilen terapi modeli olarak tanımlanabilmektedir.
İlişki terapilerinin temel hareket noktasını, çiftler arasında sağlıklı bir iletişim sağlama amacı oluşturmaktadır. Bu doğrultuda ilişki terapilerinde, çiftler arasında terapist tarafından yönlendirilen konuşmalar gerçekleştirilmektedir.